#HAYIR Hareketi ve
şimdi de Yüksek Seçim Kurulu’nun açık hukuksuzluğuna #İTİRAZ Hareketi ya da #İPTAL
Hareketi Türkiye’deki siyasi mücadele arenasına yeni bir öznenin girişi
anlamına gelebilir.
Bu hareketin özelliği, şimdiye kadar bölünmüş ve birbirine
karşı kullanılmış kesimlerin ortak bir hukuk
ve demokrasi özleminde bir araya gelmesidir denebilir.
Ancak hiçbir hareket belirsiz özlemler üzerinden oluşamaz ve
örgütlenemez.
Somut programlara, parolalara, hedeflere ihtiyacı vardır.
Bugün acil olarak referandumdaki hukuksuzluğa #İTİRAZIM VAR, #İTİRAZ EDİYORUM veya #İPTAL parolası bu işlevi görebilir.
Şu an hareket daha doğum aşamasındayken, bu gibi halkın
içinden çıkmış bu parolalar e uygunudur.
Ve bu parolalar henüz bir demokrasi hedefinin değil, hukuk
hedefinin ifadesidir.
Çünkü #İTİRAZ veya #İPTAL aslında hukuksuzluğa, hukukun
ayaklar altına alınmasına bir #İTİRAZ’dır, hukuksuzluğun
#İPTAL’ini talep etmektir.
Henüz Haklar ve
Demokrasi için mücadele çok uzaktır. Ancak bu mücadelenin içinde insanlar Haklar ve Demokrasi için mücadelenin
önemini ve anlamını anlayabilirler.
#İTİRAZ veya #İPTAL aslında bir HUKUK mücadelesinin bugün
aldığı somut biçimdir.
Ama bir an bile akıldan çıkarmamak gerekir ki, Hukukun
geçerli olması İnsan haklarının ve Demokrasinin geçerli olduğu anlamına gelmez.
Hukuk devleti olmak, “demokratik bir devlet” eşit
yurttaşların eşitliğini ve haklarını savunan bir devlet olmak değildir.
Mücadelenin hedefi bu olmalıdır.
Mücadelenin hedefi bu olmalıdır.
Ama bu hedefe çok uzağız henüz. Bunu bilmek ve öyle davranmak
gerekir.
Hukuk için mücadele olduğu sürece devlet sınıflarının en
azından önemli bir kesimi yanımızda olacaktır.
Bu hareketin dayandığı güçleri genişletir ama aynı zamanda
onu devlet sınıflarının etkisine, güvenilmez ve korkak politikalarına (yani fiiliyatta
CHP’nin “tutarsızlıklarına”, aslında bunlar devlet sınıflarının çıkarları
açısından bakıldığında son derece tutarlıdırlar) açık hale getirecektir.
Bu nedenle bu gibi güçlerin ve küçük örgütlü çevrelerin manüplasyonlarını
engelleyebilmek için, geniş kitlenin eğilimlerini yansıtıp kararlarını
oluşturabileceği organları yaratabilmek, hareketin devamlılığı ve
güçlenebilmesi için son derece hayatidir.
Hayır Meclisleri bu alanda bir başlangıç ve örnek olabilir.
Hayır meclisleri bugün #İTİRAZ Meclislerine dönüşüyorlar ve
dönüşmeliler.
Sadece dönüşmekle kalmamalı her yerden pıtrak gibi
çıkmalılar.
Her yerde, nerede direniş veya direnmek isteyen varsa hiçbir
siyasi eğilimi dışlama veya bir siyasi eğilimin yan örgütü çabasına girmeden,
hukukun geçerli olmasını isteyen ve ilk adım olarak YSK’nın kanunsuz ve keyfi
uygulamasına karşı çıkar herkesin katıldığı meclisler kurulmalıdır.
Hukuku savunan bu meclisler de ortak bir hukuk oluşturmalı
ve bu ortak hukuk etrafında tüm ülke çapında örgütlenmenin yollarını
aramalıdır.
Bunu yaptığı an hukuku savunan bu hareket ve onun öz yönetim
organı olan bu meclisler, İnsan hakları ve Demokrasi mücadelesinin organları
olabilirler; hem demokratik bir devlet
ve ulusun, yurttaşlarının eşit halkı olmasını, eşit haklarını ve özgürlüklerini
savunacak demokratik bir ulusun demokratik devletinin tohumu olabilirler.
Aynı konuda bugün Hakan Öztürk de Yarın’da kendi meşrebince aynı şeyleri yazmış. Yeni bir şey eklemek
gerekmiyor.
“Meclisler meselesi
yıllardır anlaşılamadı bu memlekette. Meclisler herhangi bir politik çevrenin
yan örgütü değildir. Öyle meclis olmaz. Eğer bir denklik arıyorsak tarihte,
örneğin Sovyet oluşumları öyle değildi. Orada Bolşeviklerin yanı sıra,
Menşevikler, Narodnikler, anarşistler, hiçbir örgütten olmayan işçiler,
askerler ve daha niceleri vardı. Güç böyle birikiyor ve gelişiyordu oralarda.
Bolşevikler çok net bir şekilde azınlıkta olmalarına rağmen oradaydılar hep.
Referandum zamanında
çalışmalar yapmak üzere Hayır Meclisleri kendilerini ortaya koydular. Ne mutlu
ki orası da hiçbir politik çevrenin yan örgütü değil. Oralar gerçek meclisler.
Hep birlikte tartışıp, politik kararlar alıp, harekete geçiyorlar. Doğrusu da
budur.
Meclislerde
başkalarıyla birlikte olunur. Başkalarıyla birlikte iş yapılır. Halka
genişletilir. Kuvvet ve meşruiyet buradan doğar.
İçinde büyük bir
devrimci ateş olduğunu iddia edenler varsa, o ateşi meclislerin kocaman
balonunun içine üfleyebilir. O ateş o zaman hepimizi uçuracaktır.” (Yarın,
Hakan Öztürk, Birkaç oy
meselesi)
19 Nisan 2017 Çarşamba
https://drive.google.com/open?id=0BxCB_Gtx8VYAcDREeTJVLW93MjA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder